22 Temmuz 2011 Cuma

Allah'ın Rahmetini Ümit Etmenin Faydası

Âyet
Allah Teâlâ, iyi bir kulun söylediklerini haber verirken şöyle buyurmuştur:
"Ben işimi Allah'a ısmarladım. Şüphesiz ki Allah, kullarının her halini görür." Allah onu, onların kurdukları tuzakların şerrinden korudu."
Mü'min sûresi (40), 44-45
Yüce kitabımızda Firavun ve taraftarlarına karşı çıkan ve onlara gerçeği anlatmaya çalışan "mü'min bir kişi"den bahsedilmektedir. Onun  söylediği sözlerin ve yaptığı davetin bir bölümü nakledilmektedir. Bu zât, Hz. Mûsâ'dan önce, Firavun ve çevresindekileri uyaran bir mü'mindir.  Peygamber Efendimiz'in gelmesine yakın Arapları uyarıcı, putperestliği kötüleyici konuşmalar yapan ve kendilerine hanîf adı verilen kişilerin yaptığını o gün yapan bir mü'min. Bir farkla ki, anlaşıldığına göre bu mü'min kişi, kendisini dinleyenlerle birlikte bir grub oluşturarak Firavun'a karşı harekât başlatmıştır. İşte yukarıdaki âyet, böylesi bir ciddi işe girişen o "mü'min kişi"nin, Allah'a olan güvenini, kendi sözleriyle bize haber vermektedir: "Ben işimi Allah'a ısmarladım. Allah, kullarının her halini görür." Onun bu sözleri, Allah'a  güvenini ve kendisini koruyacağına olan ümidini ifade etmektedir. Allah, kendisine bağlanan ümitleri boşa çıkarmaz. Bunun böyle olduğunu da hemen peşinden gelen âyet haber vermektedir:"Allah onu, onların kurdukları tuzakların şerrinden korudu."

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Allah'ın Rahmetini Ümit Etmek

Âyetler
1. "De ki: Ey nefislerine karşı haksızlık yapmakta aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O, yarlığayıcı ve bağışlayıcıdır."
Zümer sûresi (39), 53
Âyet-i kerîmede geçen israf kelimesi, insanın yaptığı herhangi bir işde haddini aşması demektir. Burada günahta aşırı giderek kendi öz nefislerine haksızlık edenlere hitâbedilmektedir.
Kul kusursuz olmaz. Bazılarının kusuru ise gerçekten büyük, çok büyük olabilir. Ama bir de Allah'ın rahmeti vardır. Her dinde  söz konusu edilen Allah'ın rahmeti, gerçek ifadesini dinimizde bulmuştur. Dünyada hiçbir din, bu âyetin verdiği teselli ve ümidi veremez. Çünkü âyet, Allah'ın engin rahmeti karşısında, işlenen bütün kusur ve günahların önemini kaybedeceğini ve her insanın o ilâhî rahmetten istifade edebileceğini ifade buyurmaktadır. Bu sebeple Hz. Ali ve Abdullah İbni Ömer gibi bazı sahâbîler, Kur'an'da en  ümit verici  âyetin bu âyet olduğu görüşün-dedirler.

12 Temmuz 2011 Salı

Allah Korkusu

Âyetler
1. "Sadece benden korkun."
Bakara sûresi (2), 40
Âyetin tamamının anlamı şöyledir: "Ey İsrâiloğulları! Size verdiğim nimetimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü tutun ki, ben de size verdiğim sözü tutayım ve sadece benden korkun."
İsrâil, Ya'kûb aleyhisselâm'ın lakabıdır. Allah Teâlâ, Hz.Ya'kûb gibi seçkin bir kuluna nisbet ederek andığı Tevrat ehli yahudilere hitap ederek, kendilerine vermiş olduğu büyük nimeti düşünüp hatırlamalarını emretmektedir. Bu büyük nimet, kitap ve peygamberliktir. Medine'ye hicret eden Resûl-i Ekrem Efendimiz, onlara İslâm'ı, Kur'ân'ı ve kendisini arzetmiş ve beklenilen peygamberin kendisi olduğunu belirtmişti. Çünkü yahudiler, bir peygamberin geleceğini ve onun son peygamber olacağını biliyorlar ve onu bekliyorlardı. Allah onlara sözlerinde durmalarını hatırlattı ve ahidlerini bozmaktan, fitne ve ahlâksızlıklara sapmaktan kaçınmalarını, sadece Allah'tan korkmalarını emretti. Onlar yine bu emri de yerine getirmediler. Allah'tan korkmayarak sapıklıklarını sürdürdüler.

3 Temmuz 2011 Pazar

Görünüşe Göre Hüküm Vermek

İNSANLARIN DIŞ GÖRÜNÜŞÜNE BAKARAK HAKLARINDA
HÜKÜM VERMEK VE GİZLİ HALLERİNİ ALLAH'A BIRAKMAK
Âyet

1. "Eğer tövbe eder, namazı kılar, zekâtı verirlerse, onları serbest bırakın."
Tevbe sûresi (9), 5
Müşriklerle savaştan bahseden âyetlerden sonra gelen bu hüküm kısmı, onlarla savaşmaktan vazgeçmenin ve mü'min olduklarına karar vermenin belirtilerini sıralamaktadır. Bu belirtiler; tövbe etmek, namaz kılmak ve zekât vermektir. Bunları yerine getiren kimse ile savaşılmaz. Bir kimsenin bunları kalben inanarak mı yaptığı, yoksa canını kurtarmak için mi böyle davrandığı gibi bir araştırmaya da girilmez. Çünkü kalblerdekini bilmek, bizim elimizde ve gücümüz dâhilinde değildir. Bizim vazifemiz, dışa akseden görüntü ve belirtilere göre hareket etmektir. Bu sebeple, genel bir kaide konulmuştur : Biz zâhire yani dış görünüşe göre hükmederiz; kalblerde gizleneni ise Allah bilir.

26 Haziran 2011 Pazar

İyilere Eziyet Etmemek

İYİLERE, ZAYIFLARA VE FAKİRLERE EZİYET ETMEKTEN SAKINDIRMAK
Âyetler
1. "Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir işten dolayı haksız yere eziyet edenler, şüphesiz büyük bir iftirâ etmiş  ve açık bir günah yüklenmiş olurlar."
Ahzâb sûresi (33), 58
Nevevî'nin iyi kimselere eziyet etmekten sakındırmaya delil olarak mü'min erkek ve kadınlara işlemedikleri şeyler dolayısıyla sözle  ve davranışla  eziyet edilmesini yasaklayan âyetin  getirilmesi, her şeyden önce  iyi ve sâlih kimselerin, mü'min olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda âyetin nâzil olduğu toplumda, savunmasız kimseler denince, erkek ve hanım mü'minlerin hatıra geldiği anlaşılmaktadır. Eziyet ve işkence, gerek propaganda yoluyla sözlü veya doğrudan müdâhale yoluyla fiilî olsun her ikisi de Allah katında  bu eziyeti yapanlar için büyük bir sorumluluk vesilesi olacaktır.

20 Haziran 2011 Pazartesi

Allah'ın Kulunu Sevmesi

 ALLAH'IN KULUNU SEVMESİNİN GÖSTERGELERİ,
BUNLARI KAZANMAYA VE HUY EDİNMEYE TEŞVİK ETMEK
Âyetler
1. "De ki; siz Allah'ı  seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah yarlığayıcıdır, bağışlayıcıdır."
Âl-i İmrân sûresi (3), 31
Allah Teâlâ tarafından sevilmek, dinimizin bizi ulaştırmak istediği  en yüce hedeftir. Her hedefe ulaşmanın yolları olduğu gibi bu büyük sonuca erebilmek için yapılması gerekli işler ve takib edilmesi lüzumlu izler de vardır.
Öte yandan, bir kulu Allah'ın sevdiğini gösteren işaretler bulunmaktadır. İşte bu âyette bu işaretlerin başında gelen hususun Hz. Peygamber'e uymak olduğu ortaya konulmuştur.

16 Haziran 2011 Perşembe

Allah İçin Sevmek

ALLAH İÇİN SEVMENİN, BUNA TEŞVİK ETMENİN FAZİLETİ, KİŞİNİN SEVDİĞİ KİMSEYE ONU ALLAH İÇİN SEVDİĞİNİ SÖYLEMESİ VE SEVİLDİĞİNİ ÖĞRENEN KİMSENİN SÖYLEYECEĞİ SÖZLER 
Âyetler
1. "Muhammed, Allah'ın elçisidir. Onunla beraber bulunanlar kâfirlere karşı çok şiddetli ve metin, kendi aralarında pek yumuşak ve gayet merhametlidirler. Onları rükû ve secde ederken, Allah'tan lûtfunu ve hoşnudluğunu dilerken görürsün. Sîmâları yüzlerindeki secde izinden bellidir. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Bir ekin tohumu gibidirler ki, o tohum filiz çıkarır, filizleri kuvvetlenir, kalınlaşır, sapı üzerinde dimdik durur. Bu çiftçilerin hoşuna gider. Allah bunları böylece çoğaltıp kuvvetlendirmekle kafirleri öfkelendirir. Onlardan iman edip yararlı işler işleyenlere Allah bağışlanma ve büyük bir ecir va'detmiştir."
Fetih sûresi (48), 29

10 Haziran 2011 Cuma

Fazilet Sahiplerini Ziyaret Etmek

FAZİLET SAHİPLERİNİ ZİYARET, ONLARLA BERABER OLUP SOHBET ETMEK, ONLARA SEVGİ BESLEMEK, DUALARINI İSTEMEK VE MÜBÂREK YERLERİ ZİYARET ETMEK
Âyetler

1. "Hani Mûsâ, adamına senelerce yürüsem de iki nehrin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim demişti. İki nehrin birleştiği yere varınca onlar orada balıklarını unuttular. Balık bir delikten süzülüp denizi boyladı. Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ, adamına;
- Azığımızı çıkar, gerçekten biz bu yolculuğumuzda yorgun düştük dedi. O da;
- Gördün mü, o kayanın yanında konakladığımızda balığı unut-muşum. Onu söylemeyi bana ancak şeytan unutturdu. Balık, şaşılacak  şekilde denizde yolunu tutup gitmişti dedi. Musa;
- Aradığımız zaten buydu dedi.

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Âlimlere Saygı


ÂLİMLERE, BÜYÜKLERE VE FAZİLET SAHİBİ KİŞİLERE
SAYGI GÖSTERMEK, ONLARI BAŞKALARINA ÜSTÜN TUTMAK,
TOPLANTILARDA ÖNE GEÇİRMEK  VE ÜSTÜNLÜKLERİNİ
BELİRTMEK, TAKDİR ETMEK
Âyet

1. "De ki, bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu? Bunu ancak akıl sahipleri anlar."
 Zümer sûresi (39),9
İnsanları birbirinden ayıran ve farklı kılan maddî ve mânevî birtakım özellikler vardır. Kişiler toplum içinde bu özelliklere göre muamele görürler. Âyet-i kerîme, insanlar arasındaki farkın asıl sebebini ilim olarak tesbit ve ilân etmektedir. Hem de çok çarpıcı bir soru ile; "Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu?"

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Ehl-i Beyt'e Saygı

 HZ. PEYGAMBER'İN EHL-İ BEYTİNE SAYGI VE
ONLARIN ÜSTÜNLÜKLERİ
Âyetler
1. "Ey Ehl-i beyt! Allah Teâlâ sizden günâhı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor."
Ahzâb sûresi (33), 33
Allah Teâlâ Peygamber'inin hanımlarına ve çocuklarına seslenerek, şan ve şereflerini kirletebilecek günahlardan onları uzaklaştırmak istediğini ve kendilerini tertemiz yapmayı arzu ettiğini belirtiyor. Bu âyette olduğu gibi, bundan önceki dört âyette ve bu âyetin devamında Peygamber Efendimiz'in hanımlarına hitap edildiği görülmektedir. İşte bu sebeple Ehl-i beyt denince öncelikle Resûlullah'ın hanımları hatıra gelir. Aşağıdaki hadiste Ehl-i beyt deyiminin içine Peygamber Efendimiz'in hanımları, çocukları, torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile damadı Hz. Ali'nin girdiği açıklanacaktır.
Peygamber'ini günahlardan koruyan Allah Teâlâ, onun aile fertlerinin de günahlardan arınmalarını ve kendi huzuruna tertemiz gelmelerini diliyor. Peygamber yakını olduklarını düşünerek diğer insanlara da örnek olacak tarzda mükemmel bir hayat sergilemelerini istiyor.